Babasının hayatını kaybettiğini düşünen Jane, zorlu geçen çocukluk döneminin ardından öğretmen olarak toplumda, kadınlara yakıştırılan rolleri redderek, kendi ayakları üzerinde durma mücadelesi verir.
Jane Eyre Kitabı Hakkında Genel Bilgiler
Jane Eyre, Victoria dönemi İngilteresinde geçmektedir. Farklı sınıflardan olan iki kişi arasında ki aşkı konu alan roman, toplumda ki baskıları, sınıf ayrımını, erkek egemenliğinin altını çiziyor. Kadınların özgürlüğü ve haklarına sahip çıkması üzerine ilk romanlar arasında olan Jane Eyre, aynı zamanda romantizm akımının da en önemli eserleri arasındadır. Kitap yazarın kendi hayatından esinlenerek kaleme alınmıştır.
Victoria döneminde kadın yazarlar önemsenmediği için kitap ilk olarak bir erkek adı olan Currer Bell ismi ile yayınlanmıştır. Kitap pek çok filme, diziye ve tiyatro oyununa çevrilmiştir.
Jane Eyre Kitabının Konusu
Küçük yaşlarda annesini ve babasını kaybeden Jane'nin kalbi iyilikle ve güzelliklerle doludur. Onları kaybettiğinde dayısının yanına sığınmıştır fakat dayısının da hayatını kaybetmesi üzerine Jane için zor günler başlamıştır. Yengesi ve kuzenleri Jane'ye hiç iyi davranmamaktadır. Birgün onu yatılı bir okula verirler. Jane, öğretmen olarak ileride ki hayatını da bu okulda geçirmek istemektedir fakat, en yakın arkadaşının hastalıktan hayatını kaybetmesi ve okulda ki müdirenin evlenip uzaklaşması nedeniyle okuldan ayrılmaya karar verir. Bu esnada aldığı bir teklif ile öğretmenlik yapmaya başlar ve o kasabadan Edward'a aşık olur. Nikah gününde Edward'ın aslında evli olduğunu öğrenir ve evi terk eder. Bu zaman dilimi içerisinde Jane'den nefret eden yengesi ölmüştür ve Jane'ye amcasından kalan mirasın yazılı olduğu mektup ulaşır. Yeni bir hayata başlayan Jane, taşındığı kasabada tanışıp çok sevdiği kişilerin aslında akrabası olduklarını öğrenir ve mirası dört parçaya böler. Edward eşini bir yangında kaybeder ve kendisi de yaralanır. Onun bakımını üstlenen Jane ile zaman içerisinde evlenirler ve bir çocukları olur.
Jane Eyre Kitabının Özeti
Jane Eyre, küçük yaşlarda annesi ile babasını kaybetmiştir ve dayısının yanına sığınmıştır. Dayısı hayatını kaybettiğinde yengesi ona söz verdiği için istemese de Jane’ye bakmak ona kalmıştır.
Yengesi ve çocukları John, Eliza, Georgiana, Jane’ye bu evde istenmediğini her fırsatta hatırlatır. Fakir bir akrabadan ötesi olmadığını ve onlarla yaşıyor olduğu için kendilerine minnet etmesini beklerler. Jane, tüm bunlardan sadece kitaplara sığınarak kaçabilmektedir. Onların tüm hakaretlerine ve davranışlarına büyük bir sabır ile yaklaşan Jane, böyle bir günde bu kez sessizliğini koruyamayarak isyan eder ve cezalandırılarak, dayısının hayatını kaybettiği odaya hapsedilir. Korkudan kabuslar görür ve hastalanır. Bu olayın ardından yengesi ondan kurtulmanın zamanının geldiğini düşünür ve yatılı kız okuluna yazdırır.
Jane, daha 10 yaşındayken uzunca yıllarını geçirecek olduğu bu okula adım atar. Bütün gereksinimleri koruyucu aileler tarafından karşılanmakta olan okulda, disiplin oldukça serttir. Yemek ihtiyacı ve ısınma sorunu da baş göstermesine rağmen, edindiği arkadaşlıklarla acı, tatlı yıllar geçirir. 18’li yaşlarındayken okulda tifüs humması salgını boy gösterir. En yakın arkadaşı Helen, bu hastalık yüzünden yaşamını kaybeder. Okulun müdiresi evlenerek okuldan ayrılır. Gelecek yıllarını da bu okulda öğretmenlik yaparak geçirmeyi düşünen Jane, okuldan ayrılma kararı alır. Kendi kararlarını özgür bir şekilde vermeyi planlayan Jane, öğretmenlik yapmak üzere bir gazeteye ilan verir. İlana tek bir cevap gelir. Bayan Fairfax, belirtilen tarihte bildirilen vasıflara sahipse yazılı adrese gitmesini talep eder. Jane işi kabul etmek üzere yola çıkar ve Thornfield Konağına varır ve eğitim vereceği 7 – 8 yaşlarında ki Adela ile tanışır.
Jane, kırlarda gezintiye çıktığı bir gün, Avrupa gezisinden dönmekte olan evin beyi Bay Roshester ile tesadüf eseri tanışır ve aralarında uzun bir sohbet geçer. Rochester’e karşı Jane’nin duyguları zamanla değişmeye başlar fakat tüm duygularını içinde saklamayı tercih etmiştir. Bir gün konağa Bay Rochester’lerin misafirleri birkaç haftalığına yatıya gelir. Aralarında oldukça güzel bir kadın olan Blanche Ingram’da dahildir ve Rochester ve Blanche’nin evleneceğine dair bir söylenti ortalıkta gezinmektedir. Konağı evi gibi benimseyen Jane için, mutsuz günler boy göstermektedir. Bu sırada yengesinin uşağı konağa gelerek yengesinin ölmek üzere olduğunu ve Jane’yi görmek istediğini bildirri. Jane, izin alarak yengesine gider. Yengesi, Jane’ye bir mektup verir. Mejtup bundan üç yıl önce John Eyre tarafından gönderilmiştir Jane’ye. Mektupta Jane’yi görmek istediğini ve mirasını ona bırakmak istediği yazmaktadır. Yengesi, Jane’ye olan nefretinden dolayı mektubu Jane’den bunca zaman sakladığını açıklar. Jane, herşeye rağmen yengesini affeder. Yengesi yaşama gözlerini yumduğunda Jane konağa geri dönmüştür. Rochester, Jane’ye evlenmek istediğinden bahseder. Jane, aldığı bu haber ile yıkılır duygularını Rochester’e belli eder. Rochester, Jane’ye itirafta bulunması için oyun oynadığını ve Jane’den etkilenmekte olduğunu ve onunla evlenmek istediğini söyler. Düğün hazırlıklarını tamamlayan çift, tam kilisede nikah esnasındayken, içeriye giren bir adam Rochester’in evlenmesinin mümkün olmadığını çünkü halen kızkardeşi ile olan evliliğinin devam ettiğini söyler. Akli dengesi yerinde olmayan eşini bakıcısının gözetimi altında çatı katında kilitli tuttuğunu söyler. Olayın doğruluğunu öğrenen Jane, evi terk eder.
Jane Eyre, Victoria dönemi İngilteresinde geçmektedir. Farklı sınıflardan olan iki kişi arasında ki aşkı konu alan roman, toplumda ki baskıları, sınıf ayrımını, erkek egemenliğinin altını çiziyor. Kadınların özgürlüğü ve haklarına sahip çıkması üzerine ilk romanlar arasında olan Jane Eyre, aynı zamanda romantizm akımının da en önemli eserleri arasındadır. Kitap yazarın kendi hayatından esinlenerek kaleme alınmıştır.
Victoria döneminde kadın yazarlar önemsenmediği için kitap ilk olarak bir erkek adı olan Currer Bell ismi ile yayınlanmıştır. Kitap pek çok filme, diziye ve tiyatro oyununa çevrilmiştir.
Jane Eyre Kitabının Konusu
Küçük yaşlarda annesini ve babasını kaybeden Jane'nin kalbi iyilikle ve güzelliklerle doludur. Onları kaybettiğinde dayısının yanına sığınmıştır fakat dayısının da hayatını kaybetmesi üzerine Jane için zor günler başlamıştır. Yengesi ve kuzenleri Jane'ye hiç iyi davranmamaktadır. Birgün onu yatılı bir okula verirler. Jane, öğretmen olarak ileride ki hayatını da bu okulda geçirmek istemektedir fakat, en yakın arkadaşının hastalıktan hayatını kaybetmesi ve okulda ki müdirenin evlenip uzaklaşması nedeniyle okuldan ayrılmaya karar verir. Bu esnada aldığı bir teklif ile öğretmenlik yapmaya başlar ve o kasabadan Edward'a aşık olur. Nikah gününde Edward'ın aslında evli olduğunu öğrenir ve evi terk eder. Bu zaman dilimi içerisinde Jane'den nefret eden yengesi ölmüştür ve Jane'ye amcasından kalan mirasın yazılı olduğu mektup ulaşır. Yeni bir hayata başlayan Jane, taşındığı kasabada tanışıp çok sevdiği kişilerin aslında akrabası olduklarını öğrenir ve mirası dört parçaya böler. Edward eşini bir yangında kaybeder ve kendisi de yaralanır. Onun bakımını üstlenen Jane ile zaman içerisinde evlenirler ve bir çocukları olur.
Jane Eyre Kitabının Özeti
Jane Eyre, küçük yaşlarda annesi ile babasını kaybetmiştir ve dayısının yanına sığınmıştır. Dayısı hayatını kaybettiğinde yengesi ona söz verdiği için istemese de Jane’ye bakmak ona kalmıştır.
Yengesi ve çocukları John, Eliza, Georgiana, Jane’ye bu evde istenmediğini her fırsatta hatırlatır. Fakir bir akrabadan ötesi olmadığını ve onlarla yaşıyor olduğu için kendilerine minnet etmesini beklerler. Jane, tüm bunlardan sadece kitaplara sığınarak kaçabilmektedir. Onların tüm hakaretlerine ve davranışlarına büyük bir sabır ile yaklaşan Jane, böyle bir günde bu kez sessizliğini koruyamayarak isyan eder ve cezalandırılarak, dayısının hayatını kaybettiği odaya hapsedilir. Korkudan kabuslar görür ve hastalanır. Bu olayın ardından yengesi ondan kurtulmanın zamanının geldiğini düşünür ve yatılı kız okuluna yazdırır.
Jane, daha 10 yaşındayken uzunca yıllarını geçirecek olduğu bu okula adım atar. Bütün gereksinimleri koruyucu aileler tarafından karşılanmakta olan okulda, disiplin oldukça serttir. Yemek ihtiyacı ve ısınma sorunu da baş göstermesine rağmen, edindiği arkadaşlıklarla acı, tatlı yıllar geçirir. 18’li yaşlarındayken okulda tifüs humması salgını boy gösterir. En yakın arkadaşı Helen, bu hastalık yüzünden yaşamını kaybeder. Okulun müdiresi evlenerek okuldan ayrılır. Gelecek yıllarını da bu okulda öğretmenlik yaparak geçirmeyi düşünen Jane, okuldan ayrılma kararı alır. Kendi kararlarını özgür bir şekilde vermeyi planlayan Jane, öğretmenlik yapmak üzere bir gazeteye ilan verir. İlana tek bir cevap gelir. Bayan Fairfax, belirtilen tarihte bildirilen vasıflara sahipse yazılı adrese gitmesini talep eder. Jane işi kabul etmek üzere yola çıkar ve Thornfield Konağına varır ve eğitim vereceği 7 – 8 yaşlarında ki Adela ile tanışır.
Jane, kırlarda gezintiye çıktığı bir gün, Avrupa gezisinden dönmekte olan evin beyi Bay Roshester ile tesadüf eseri tanışır ve aralarında uzun bir sohbet geçer. Rochester’e karşı Jane’nin duyguları zamanla değişmeye başlar fakat tüm duygularını içinde saklamayı tercih etmiştir. Bir gün konağa Bay Rochester’lerin misafirleri birkaç haftalığına yatıya gelir. Aralarında oldukça güzel bir kadın olan Blanche Ingram’da dahildir ve Rochester ve Blanche’nin evleneceğine dair bir söylenti ortalıkta gezinmektedir. Konağı evi gibi benimseyen Jane için, mutsuz günler boy göstermektedir. Bu sırada yengesinin uşağı konağa gelerek yengesinin ölmek üzere olduğunu ve Jane’yi görmek istediğini bildirri. Jane, izin alarak yengesine gider. Yengesi, Jane’ye bir mektup verir. Mejtup bundan üç yıl önce John Eyre tarafından gönderilmiştir Jane’ye. Mektupta Jane’yi görmek istediğini ve mirasını ona bırakmak istediği yazmaktadır. Yengesi, Jane’ye olan nefretinden dolayı mektubu Jane’den bunca zaman sakladığını açıklar. Jane, herşeye rağmen yengesini affeder. Yengesi yaşama gözlerini yumduğunda Jane konağa geri dönmüştür. Rochester, Jane’ye evlenmek istediğinden bahseder. Jane, aldığı bu haber ile yıkılır duygularını Rochester’e belli eder. Rochester, Jane’ye itirafta bulunması için oyun oynadığını ve Jane’den etkilenmekte olduğunu ve onunla evlenmek istediğini söyler. Düğün hazırlıklarını tamamlayan çift, tam kilisede nikah esnasındayken, içeriye giren bir adam Rochester’in evlenmesinin mümkün olmadığını çünkü halen kızkardeşi ile olan evliliğinin devam ettiğini söyler. Akli dengesi yerinde olmayan eşini bakıcısının gözetimi altında çatı katında kilitli tuttuğunu söyler. Olayın doğruluğunu öğrenen Jane, evi terk eder.
Konaktan ayrıldığında bir kasabaya giden Jane, Burada St. John ile kız kardeşleri olan Mary ve Diana ile karşılaşır zamanla onları kendi kardeşi gibi benimseyen Jane, onlara öğretmenlik yapmaya başlar. Tesadüf eseri onlar ile akraba olduğunu öğrenen Jane, amcasından kalmış olan mirası onlarla paulaşır. Misyonerlik için Hindistan’a gitmeyi düşünen St. John, Jane’ye evlenme teklif eder ve Jane’nin de onunla gelmesini ister ama Jane bu teklifi geri çevirir.
Bir gece, Jane uzaktan gelen bir ses duyar. Birisi Jane diye acılar içinde haykırmaktadır. Telaş içerisinde dışarıya fırlar fakat kimse yoktur. Jane, duyduğu sesin Bay Rochester olduğundan emindir. Onu bulmak için yollara düşer. Yaşamakta oldukları kasabaya vardığında, konaklarının yandığını öğrenir ve Rochester’in eşi bu yangında hayatını kaybetmiştir. Rochester ise eşini kurtarmaya çalışırken yaralanmıştır. Bu bilgileri öğrenen Jane, Rochester’in yeni evine gider. Rochester’in yangında gözleri kör olmuştur ve elini kaybetmiştir. Rochester’in bakımını üstlenir. Sevgisi ile onun gözler, elleri olur.
Yaşadıkları tüm güçlüklere rağmen, aşkları ilk gün olduğu gibi kalan Jane ile Edward, evlenirler ve bir oğulları olur. Zamanla gözleri açılan Edward, oğullarını ve Jane’yi yeniden görmenin mutluluğuna kavuşur.
Bir gece, Jane uzaktan gelen bir ses duyar. Birisi Jane diye acılar içinde haykırmaktadır. Telaş içerisinde dışarıya fırlar fakat kimse yoktur. Jane, duyduğu sesin Bay Rochester olduğundan emindir. Onu bulmak için yollara düşer. Yaşamakta oldukları kasabaya vardığında, konaklarının yandığını öğrenir ve Rochester’in eşi bu yangında hayatını kaybetmiştir. Rochester ise eşini kurtarmaya çalışırken yaralanmıştır. Bu bilgileri öğrenen Jane, Rochester’in yeni evine gider. Rochester’in yangında gözleri kör olmuştur ve elini kaybetmiştir. Rochester’in bakımını üstlenir. Sevgisi ile onun gözler, elleri olur.
Yaşadıkları tüm güçlüklere rağmen, aşkları ilk gün olduğu gibi kalan Jane ile Edward, evlenirler ve bir oğulları olur. Zamanla gözleri açılan Edward, oğullarını ve Jane’yi yeniden görmenin mutluluğuna kavuşur.
0 Yorumlar